Timüs Bezi
- Perihan Yıllı
- 19 Haz 2020
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Haz 2020
Vücudu oluşturan organlarımıza hizmet eden çok küçük hacimleri olan sayısız bezlerimiz var. Bu bezlerimizden oldukça fonksiyonel olanı timüs bezimizi tanır, anlar, önemini kavrar ve aktive edebilirsek; Kendimizle ve çevremizle ilişkilerimizde samimi olmayı başarabilir, dost olabilir, yaşamdan daha bir haz alabiliriz

Endorfin ve Serotonin
hormonlarının, mutluluk hormonlarının salgılandığı merkezdir.
Gülümsemek timüs bezini güçlendirir.
Aşırı sinirli, aşırı alıngansanız, gülümsemeyi unuttuysanız, stres ve kaygı içerisinde iseniz, ilk etkilenen organ timüs olacaktır.
Hayattan zevk almama, aşırı sinirlilik, duygu durumunda ani değişiklikler, olaylar karşısında aşırı alınganlık ve hassasiyet timüsün aktivitesindeki bozulmaların habercisidir.
Timüs bezini dövmek mi?
Onu lütfen çok sevin ve koruyun!...
1.Bağışıklık sisteminin yönetim merkezidir.
2. Mutluluk hormonlarının salgılandığı bölgedir.
“Derin AŞK acısı çekiyorsanız aşırı sinirli, aşırı alıngansanız, gülümsemeyi unuttuysanız, stres ve kaygı içerisinde iseniz, duygu durumunda ani değişiklikler yaşıyorsanız, hayattan zevk alamıyorsanız ilk etkilenen organ timüs bezi olacaktır. “
İyileşmesi ise çok keyifli!
- Gülümsemek, derin nefes egzersizleri, sırtüstü yüzmek, şınav çekmek, kalp açıcı yoga pozları yapmak
- Kalp çakrasının iman tahtası da denen/timüs bölgesine nane, bergamot, biberiye, çay ağacı gibi bitki özlü yağlar ile dikey 8 ve yanal sekiz (sonsuzluk) dokunuşlarıyla masaj yapmak, timüs bezini ve kalp çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.
- Timüs bezi ne kadar çok titreşirse kişi o kadar sağlıklı ve bağışıklık sistemi sağlam olur.
- Besin takviyesi olarak da, B kompleks , potasyum, sodyum ve amino asit içeren organik mineral gıda destekleri de ayrıca önerilmektedir.
Derin acı veren aşklara dikkat!
Aslında bu kişisel tercihlerimiz değil mi?
Olaylara kattığımız anlamlar verdiğimiz tepkiler sonucu, bağışıklık sistemimizi şaşırtabilecek kadar güçlü sinyaller göndererek.
Özellikle de akciğerler, derin umutsuz karşılıksız duygularda vücut direncini en çok etkilendiği patolojik sonuçlar yaratan bölgedir. Eski Türk filmlerini bir düşünün; Kerime Nadir'in "Hıçkırık" adlı romanından (1939) beyaz perdeye uyarlanan filmi gibi verem hastalığına yakalanarak kahramanın ölümüyle sonlanması.Kurtuluş Savaşımızın acı kayıpları, yokluklarla mücadelenin sonuçlarına farklı bakışın başarılı bir örneğidir. Yine Orta çağ Avrupa’sının kronik hastalıkları derin aşk acılarının şaşırtıcı biçimde yaşandığı yıllar. Fiziksel ortamlarda ki yetersizlikler, zihinsel bedensel çöken insan yapıları akciğer hastalıkları için koşulları oldukça zorlayan yaşam tarzları.Yüzlerce insan verem mikrobuna yakalanmışçasına, akciğer veremine yenik düşmesiyle geçen hüzün dolu seneler... Duygusal acılar, travmatik aşklar en çok göğüs bölgesinde hissedilir.
Göğüse adeta bıçak yarası gibi acı hissi verir.
Vücut tam bir çöküş içindedir.
Kişinin kendini yaşamdan tümüyle çektiği anlarıdır, tüm sistemler zayıflamıştır.
Vücudun bağışıklık sistemi zayıf düşer, bağışıklık sistemimizin şefi ise timüs kapsülümüzdür bu çöküş karşısında timüs işlevselliğini yitirmiş durumdadır ve organizma tüm hastalıklarla uyumlu bir haldedir.
Tüberküloz mikrobik bir hastalıktır ve kişinin en güçsüz zayıf düştüğü anını yakalar. Akciğerler de yumuşak süngerimsi dokusu gereği bu mikrobun üremesi için en uygun ortam hazırlar ve olası çevresel faktörlere karşı savunmasız olduğu dönemde bu mikrobu hücrelerine hapseder .
Mutluluk, sağlık, gülümseme, pozitif enerjimizin, gençliğimizin, sevginin aşkın kaynağı
Timüs bezimizi nasıl aktif edeceğiz?

Vücudumuzda, büyüme denge üreme gibi oldukça fonksiyonel olan sayısı tam olarak tespit edilemeyen iki yüzden fazla hormon olduğu ve bu hormonların salgı bezleri aracılığı ile de dokulara kadar ulaştığı bilinmektedir.
"Hormon" uyaran harekete geçiren anlamına gelmektedir.
Muazzam bir işleyiş, her birinin tıbbi fonksiyonuna burada girebilmemiz imkânsızken, “timüs bezi” üzerinde durmamızın yararları çoktur.
Timüs Bezimiz, hayatta kalmamızı sağlayan, bağışıklık sistemimizin ana merkezidir. Savunma sistemini kontrol ederek, hastalık ve enfeksiyonlara karşı lenfositlerin üretimini uyararak vücudumuzun enerjik sistemleri boyunca enerji akışını düzenler.
Biyolojik bedenimiz, psişik bedenimizi, eterik bedenimizi son derece etkileyen ve adeta şef görevini üstlenen, kendisi küçük fakat sayısız marifetleri ile...
Timüs Bezimiz,
Belli başlı hastalıkların tedavisi için dev sektör, ilaç sanayi iş başında, ne yazık ki!
Dr.John Diamond “ Timüs bezimiz yaşam kaynağının ve enerjisinin ana merkezidir” sözleriyle , yönlendirici ve denetleyici özelliklerine dikkat çekmektedir.
Timüs beziniz ne durumda olduğunu, son derece pratik yöntemlerle test edebiliriz
-Timüs bezinin işlevselliğini koruma aslında doğamızdan getirdiğimiz çok hoş bir özelliktir, küçük çocuklara bir dikkat edin lütfen! Oyuncak bebeklerini, yastıklarını timüsün olduğu bölgede taşırlar ve üstelik onlara sarılarak uyurlar
- Dilimizi üst damağımıza sürerek vücutta oluşan ürperti hissi ile
- Gülme anında boyun ile vücudun birleştiği yere, sağ elimizi koyup bastırıp beklediğimizde timüs bezinin hareketliliğini hissetme ile,
- Mutlu olma halinde vücutta oluşan ürperti hissi ile, hani “tüylerim diken diken oldu” derken, aslında bu duruma sebep olan timüsümüzdür
-Stresli anınızda çıplak gözle aynada baktığınızda o bölgenin kızarmış olduğunu ve soğuk bir terlemenin oluştuğunu, somut olarak da fark edebiliriz
Timüs bezi işlerliğini yitirmesi durumunda, bakın, neler oluyor?
-Aşırı asabiyet,
-Ani davranış değişiklikleri, "kendinize şaşırabilirsiniz”,
-Konuşma da tutukluk,
-Yapılan esprilere duyarsızlık ve alınganlık olarak, belirtiler görülür.
-Bağışıklık sistemimizi çevresel faktörlere bağlı çökertebiliyor,
-Günümüzün vebası sayılan stres kökenli sayısız semptomlara tanık olabiliyoruz.
California Üniversitesi'nde Dr.Paul Ekman ve Dr. John Diamond " Dilin damak pozisyonuna getirilmesi, hafif dokunuşlar-vuruşlar ile sol ve sağ beyin küresi arasında denge oluşmasını sağlandığını" tespit etmişlerdir .
" Bu esnada salgılanan hormonlar beyin fonksiyonlarını hızlandırıyor, kişide motivasyon artıyor, kendini iyi hissediyor düşüncelerde de daha verimli üretkenlik ve netlik oluşabiliyor " .
Timüs bezinin sağlıklı kalabilmesi ve görevini tam yapabilmesi için gerekli koşullar;
- Hipofiz bezinin yeterli Endorfin ve Seretonin salgılaması.
- Endorfin ve Serotonin salgıları Tiroit, Timüs ve Kalbi besleyerek kişide sakin olma durumu , huzur ve mutluluğu tetikler.
Çünkü, "Endorfin ve Serotonin salgıları Kalbin sürekli tükenmeyen enerji kaynaklarıdır".
Nobel ödüllü Avusturyalı kanser kuramı formülünü hazırlayan, Mc.Farlane Buruner; "Timüs bezinin işlevlerinin çoğaltılması durumunda bedenin her türlü kanserden kurtulmak ve korunmak için büyük bir yetenek kazandığını" belirtmiş ve en önemlisi de kanser riskini ortadan kaldırdığını ispatlamıştır.
Timüs bezinin işlerliğini yitirmemesi için ise,
- Davranışlarımızda içten olabilmek, içten ve samimi gülümsemek,
- Sosyal yaşamdan yenilikçi yaklaşımlardan kendini soyutlamamak, karamsarlıktan uzak sohbetler, timüs bezini oldukça güçlendirmektedir
Çünkü,stres ve gerginlik anlarında ilk etkilenen organ timüs bezidir, görevini yapamaz duruma gelmektedir. Dolayısıyla da bağışıklık sistemimiz de hasar görecektir.
California Üniversitesinde Dr. Paul Ekman yaşama olumlu neşeli yaklaşımların beynin haz bölgelerini harekete geçirdiğini, stresten uzak ve kaybetme korkusu olmayan bazı yaşlılarda timüs bezinin ceviz büyüklüğünü kaybetmeyerek işlevini sürdürdüğünü öne sürmüştür.
Timüs bezi nerededir?
Gelişim evreleri süreci,nasıldır?
- Tiroit bezinin altında, göğüs boşluğunda ve soluk borusunun önünde bulunur.
- Faaliyetlerine doğmadan önce,anne karnındayken başlıyor ve sağladığı lenfositler sayesinde vücudu enfeksiyonlardan korumaya başlıyor
-Timüs yaşla birlikte gerileyen ve yok olan bir bezdir,
-Timüs bezi çocukluk yıllarında fındık büyüklüğünde
- Dişiler de östrojen, erkeklerde testosteron salgısının arttığı dönem olan ergenlik çağında ceviz büyüklüğündedir ve bu yaşlar timüs bezinin maksimum büyüklüğüne eriştiği dönemdir
20 yaşlarından sonra küçülmeye başlar
Büyüme ilerledikçe bezelye ve pirinç boyutlarına kadar geriler ve
60 yaşından sonra hemen hemen tümü ile yok olur.
Timüs kapsülü , yeterince testosteron ve östrojen salgısının salgılanmıyor olması sebebiyle yaşlılık döneminde küçülmekte, ergen dönemde maksimum büyüklüğe erişme sebebi ise bu salgıların artış hızıyla ilgilidir.
Timüs kapsülünün yeterli gelişememesi durumunda, Erkeklerde testosteron , dişilerde ise, östrojen eğitimi tamamlanamadığından kısırlık veya cinsel fonksiyonlara etki edebileceği, çünkü bu dönemde yeterli fiziksel gelişim bu iki hormonun tam kapasite çalışması ile gerçekleşecektir Yine ilerleyen yaşlarda erkeklerde prostat ve testis kanseri riskinin arttığı, kadınlarda ise, meme rahim kanseri riskinin arttığı, yeterince beslenemeyen eğitilmeyen bozulmuş hücrelerin kanserin baş tetikçisi olabildiği, yapılan araştırmalar sonucunda edinilmiş bulgulardır.
Stres ve gerginlik anlarında ilk etkilenen bölge Timüs bezidir. California Üniversitesi'nden Dr. Paul Ekman' a göre;
" Yaşama olumlu neşeli yaklaşımların beynin haz bölgelerini harekete geçirdiğini, stresten uzak ve kaybetme korkusu olmayan bazı yaşlılarda timüs bezinin ceviz büyüklüğünü kaybetmeyerek işlevini sürdürdüğü" görüşleri hakimdir.
Bir çok dini ve sembolleştirilmiş ritüellerde timüs bezi aktivasyon çalışmaları yapılmaktadır.
The Wolf of Wall Street filminde de timüs bezini aktifleştirmenin, kişinin kendini açığa çıkararak satış gücünü artırmasına ne kadar etki ettiği bir çok sahnede örneklenmiştir.Timüs aktivasyonu için #Biryudumnefes " kitabında ilgili çalışmalara yer verilmiştir"Timüs bezimizi yeniden canlandırarak, aktif hale getirebiliriz.. S/ 203

Not: Yazılar tıbbi öneri olmayıp,yaşamı daha kaliteli sürdürebilme hedeflenerek bilgilendirme amaçladır.

Kendinizi önemseyin....
Bedeninizde size hizmet eden en küçük hücrenizi de çok ama çok önemseyin,lütfen!
Sevgimle
Perihan Yıllı
iletişim randevu
Comments